31 Mart 2009 Salı

YUFKA EKMEKTEN BÖREK


Bu günlerde bir fırsatım olmadı şu böreği yayınlamaya .Çok şükür sizlerle paylaşıyorum bugün.
Ben ilk kez denedim,önceleri duymuştum ama deneme fırsatım olmamıştı.Evde yapılan ince yufka ekmekler vardır ,işte onu ıslattım yumuşamaya bıraktım.
malzemeler:
  1. 4 tane kuru yufka ekmek
  2. 1 su bardağı süt
  3. 100 gr tereyağ
  4. 1 yumurta
  5. susam ,çöreketu
iç malzemeler:
  1. yarım kg peynir
  2. 1 demet maydanoz
  3. kırmızı pul biber
    yapılışı:Yufkaları ıslattım arkasından normal hazır yufkadan börek yapar gibi bir yufka arasına süt ile tereyağı karışımını sürdüm ortasına iç malzemeyi koydum .Tekrar yufka sütlü tereyağlı karışım sürdüm .En üstüne yumurta sarısı susam ve çörekotu serptim işte bu kadar.
    İnanın bana normal hazır yufkadan farkı yok hemde ev yufkası kullanıpta arta kalanı ne yapacağım diye düşünenlere iyi bir alternatif olacağımı düşünüyorum.

    25 Mart 2009 Çarşamba

    HIRSIZ VAR


    21-16 Mart tarihlari arası ORMAN HAFTASI olarak kutlanır.Töreni hazırlamakla görevliydim.Güzel bir törendi ama tören sonrası yaşadığım olumsuz bir olay canımı sıktı.23 Nisan çalışmalarına katılan öğrencilerden 10 ytl kıyafet parası isteniyordu.Katılacak öğrencilerden bir tanesi parayı getirmişti ,bende daha sonra toplayacağımı parayı saklaması gerektiğini söyledim.Neyse uzatmayayım 4.ders parayı getiren öğrencim feryat figan ne oldu? dedim

    -Öğretmenim param yok .dedi Ya nereye gider bu para ?3 yıldır aynı sınıfı okutuyorum, bu zamana kadar böyle bir olay gelmemişti başıma.Biraz sinirlendim ,üzüldüm.Emeklerim boşa gitmiş dedim.Para bulunmalıydı sınıf nöbetçileri sınıfa yabancı biri gelmedi dedi.EEE kim alır bu parayı.Çocuklar yanlışlıkla birinizin çantasına girmiş olabilir dikkatli bakın diyorum ,nafile yok kimseden ses...

    -Bakın çocuklar şimdi hepimiz dışarı çıkıyoruz.Herkes 1 dakikalığına içerde kalacak kimse onu görmeyecek ,eğer yanlışlıkla almışsanız yerine koyun dedim.Sırayla her öğrenciyi içeri aldım 1 dakika beklettim sonra dışarı aldım.Hep beraber içeri girdiğimizde yerde paralar vardı.Çok şaşırdım.Arkasından masamdaki cep telefonumu gösterdim ,dışarı çıkarken telefonun kamerasını açtım dedim.Kimim aldığını biliyorum ama neden bu parayı aldığını merak ediyorum.dedim.Hepsine birer kağıt dağıttım herkes buraya hırsızlık hakkında düşünceleri yazsın dedim.Parayı alan kişide neden aldığını yazsın,kimse kimseye göstermeyecek diye uyardım.

    Öğrencilerimi rencide etmek istemiyorum,hiç birine ithamda bulunmam ama bu olay beni çok üzdü.Hepsi yazılarını yazdılar.Yazıları çantama koydum meraktan ölüyordum.Eve geldim üzerimi bile çıkarmadan masanın başına geçtim ve yazıları merakla okumaya başladım bir taraftanda kamera görüntülerini izliyordum .Eşim hayırdır dedi, bende olayı anlattım .Bu arada evet buldum kimim aldığını .İnanamıyorım ,hayır olamaz.Yazıyı okudum nutkum uçtu .Mektubu eşime okudum ve ikimizde göz yaşlarımızı tutamadık.

    Mektup aynen şöyle:

    "öğretmenim ben aldım durumumuz iyi değil diye,aç kaldık evde...Biz yoksul bir aileyiz.Çünkü kötü durumdayız...."

    Bu sözler karşısında ne söylenebilir ki!

    Okulumun olduğu mahalle yoksul ailelerin olduğu bir mahalle köyde iş yok, aş yok ee tarla geçimlerini sağlamıyorda yapılacak tek şey şehre taşınmak .Şehirde bir gün iş var bir gün yok işte böyle geçinip gidiyorlar.Ama bu arada çocuklar yokluğun ,açlığın acı yüzüyle karşılaşıyorlar,sonuç ortada..

    Atalarımız boşa söylememişler:"ÇOK SÖYLEME ARSIZ OLUR,AÇ BIRAKMA HIRSIZ OLUR" DİYE

    Yani bu yazı yoksulluğun belgesi işte.Bu olay bizi çok etkiledi.Ne yapacağımı inanın bilmiyorum.
    Oysaki her yardıma bu öğrencimin adını yazarım aile durumunu bildiğimden ama bazen yeterli olmuyor demek ki .
    NOT: Resim netten alıntıdır.Konu ile alakası yoktur.

    23 Mart 2009 Pazartesi

    BALIKLIGÖL




    Hafta sonu kayınvalidem ve eltilerim geldi memleketten,kalabalık bir aile olduk birden .Ben kalabalık ailelere hep imrenmişimdir.Evlenince benim ailemde kalabalıklaştı.:)
    Tabi memleketten birileri gelirde Balıklıgöl'e gidilmez mi ?Bende bu kuralı bozmadım ilk durak Balıklıgöl ileri!
    Gezdik, tozduk,yorulduk ama güzeldi.Tabi ben fırsat bu fırsat fotoğrafçılık kursu için fotoğraflar çektim.Bazılarını paylaşmak istedim sizlerle.
    Şimdi Balıklıgöl'e gelenler balıklara yem atarak dua eder, dilek tutarlar. Bizimkiler gezerken bende bir iki foto çekeyim dedim.Yaşlı bir teyze elinde 3-4 çuval balık yemi ile balıklara yem atıyordu.Bir süre sonra görevliler teyzeyi uyardılar
    "Aynı yere uzun süre yem atamazsınız."dediler.
    Teyze:"Görmüyormusunuz aç onlar, ağızlarını açıyorlar."
    Görevli :"Onlara ne kadar yem verirseniz verin yinede ağzını açarlar."diyordu.Maalesef teyze balıların ne kadar sıra süreli bir hafızaya sahip olduğunu bikmiyordu sanırım.Balıkların ağzını açması onların aç olduğunu göstermiyor onlar şartlanmışlar yeme işine .Yoksa aç olduklarından değil yani.Neyse teyze görevliyi dinlemeden yem atmaya devam etti.Ben burdan sonrasını fotoğraflayamadım çünkü şarjım bitti:(
    Fotoğrafcılıkta ders bir makinenin yedek şarjını taşımak lazımmış.!



    19 Mart 2009 Perşembe

    BİLGİSAYAR BAĞIMLILIĞI

    Bilgisayar bağımlılığı;ne kadar bağımlıyız ,olmasa ne hissediyoruz,yoksa tikotin gibi kanımıza işledi mi?
    İnternete girmezsek krizlerimiz mi geliyor?
    Başına oturduğumuzda kalkmasını biliyor muyuz ?yoksa kök mü salıyoruz.
    Evet bağımlılık yaptığı doğru ama ona DUR demesini bilmeliyiz.Yoksa maalesef büyük bir sorununuz var demektir.Ve bu sorun için uzman birinden yardım almanız dahi gerekebilir.
    Bilgisayar bağımlılığı ruhu bozuyor.
    AMAN DİKKAT!

    18 Mart 2009 Çarşamba

    18 MART ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ ANMA GÜNÜ


    Çanakkale destanı destanlar içinde ayrı bir destandır.

    Çanakkale'yi her insanın gezip görüp ,orda ne canlar şehit olmuş ne kanlar akmış bilmesi lazım.Ben gezerken tüylerim diken diken oldu ,şehitlikler ayrı bir hüzün veriyor insana .Şehit olanlara bakıyor insan 13-14 yaşlarında çocuk daha.Vatanlarına canlarını seve seve feda etmişler.

    İşte vatanı için can vermiş bu neferleri anıyoruz saygıyla.Vatan size minnettar rahat uyuyunuz.
    Çanakkalede can veren kınalı Hasan'ın hikayesini sizler paylaşmak istiyorum.(Bu gerçek hikayeyi yarın okuldaki anma töreninde öğrencilerim canlandıracaklar.)

    KINALI HASAN
    Çanakkale savaşları sırasında cepheye devamlı gencecik, pırıl pırıl insanlar yağmıştır. Bu gencecik çocuklar savaşa gitmeden evvel kısa bir eğitimden geçer sonra cepheye giderlerdi. Yeni erleri denetleyen komutan Sırrı Bey genç er Hasan'ın saçındaki kınayı görüp ona seslenir:
    Adın ne senin evlâdım?" der.
    Çocuk
    "Hasan" diye cevap verir.
    "Nerelisin?" der.
    Hasan,
    "Tokat, Zile'denim." diye cevaplar
    ."Peki evlâdım bu kafanın hâli ne?" diye sorar.
    Hasan:
    Komutanım, buraya geleceğim vakit anam yaktı bu kınayı. Ben de niye diye sormadım.
    Sırrı Bey:-Öyleyse bir mektup yaz da sor bakalım, biz de öğrenmiş olalım.
    Hasan:
    -Ben yazı yazmasını bilmem ki komutanım.
    Sırrı Bey:-Öyleyse sen söyle bölük yazıcısı yazsın köyüne, bakalım ne cevap gelecek?
    Hasan:
    -Baş üstüne komutanım
    Hasan söyler katip yazar ve mektup köye ulaşır.Mektubu alan Hasan ‘ın annesi köyün katibine mektubu okutur.
    Sevgili anne, babacığım; ellerinizden öperim. Ben burada çok iyiyim. Beni merak etmeyin." diye başlar
    Anacığım, kumandanım saçımdaki kınayı sordu, ben bilemedim.
    Kınanın bir mânâsı varsa bildir de kumandanıma söyleyeyim
    Hürmetle ellerinizden öperin oğlun Hasan”

    Anasının cevabı çok duygusaldır
    Anne:
    “Yavrum, Hasanım, Kınalı Kuzum,Mektubun geldi, sanki dünyalar benim oldu. Köy katibi okudu, ben ağladım.
    Kumandanın saçındaki kınayı sormuş. Oğlum aslanım sen bu yaşa gelene kadar bu vatanın ekmeğini yedin suyunu içtin artık bu vatana borcunu ödeme vaktin geldi. Sen babanın, benim, kardeşlerinin bu vatana bir kurbanısın. Oğlum söyle kumandanına bizim buralarda
    üç şeye kına yakarlar :1 - Gelinlik kıza; gitsin ailesine, çocuklarına kurban olsun diye.2 - Kurbanlık koça; Allah'a kurban olsun diye.3 - Askere giden yiğitlerimize; vatana kurban olsun diye...
    Bende seni evlatlarımın arasından vatana kurban adadım onun için saçını kınaladım.
    Gözlerinden öper, selâm ederim. Allah'a emanet olun
    ."
    Ne yazık ki kınalı Hasan mektubu kumandanına okuyamadan girdiği çatışmada yaralanmış ve kurtulamamıştır.
    Katip Hasan’ın mektubunu komutana verir.Komutan mektubu okur ve:
    Komutan:
    Bilmeliydim, bilmeliydim. Kurbanların kınalı olması gerektiğini …...

    (alıntıdır.)

    16 Mart 2009 Pazartesi

    DOMATES KURULU MERCİMEK ÇORBASI


    Hafta sonu çok yogundu ama güzeldi.Memleketten annem geldi .Beraber o çarşı senin bu çarşı benim gezdik ve özlem giderdik.Bu arada fotoğrafcılık kursuna başladım iki hafta oldu ama bir kere gidebildim aralarda sekteye uyruyorsa da çok sevdiğim bir uğraştır fotoğrafcılık.Amatör olarak fotoğraf çektim yıllarca artık birazda bilerek eğitimini alarak devam etmek istiyorum.

    Pazar veli toplantımız vardı .Maalesef bu konuda biraz dertliyim. Toplantıya gelen veliler aynı simalar.İlgisiz olanlar aynı hiç değişmez.İnsan çocuğunun durumunu merak etmez mi ya anlamıyorum bu insanları.Çok olan şey değersiz olurmuş.Sanırım bu konu çok çocuk içinde geçerli.Benim için her öğrencim ayrı bir dünya.İnsan nasıl merak etmez bu cadıları.Sevimli cadılarım benim.

    Pazar günü tüm yurtta olduğu gibi Şanlıurfa'da da hava soğuktu.Bende soğuk havalarda sıcacık çorbaya bayılırım.Ne çorbası yapayım diye düşünürken yazın aldığım ,emek sömek kuruttuğum hormonsuz domates kurusu aklıma geldi.Burdum işte !Domates kurulu mercimek çorbası yapmak istiyorum.Bildiğimiz mercimek çorbası bir çay bardağı mercimeği biraz sıcak su ile ısladım içine küçük küçük doğradığım domates kurularını ilave ettim biraz baharat(nane,pul biber,karabiber,kekik,kimyon) attım ee tuzunu unutmamak lazım pişmeye yakın blenderdan geçirdim üzerine biraz zeytin yağ yaktım harika oldu .Belki havanın soğuk olmasının etkisi çok hoşumuza gitti severek içtik.Ama domates kurusu farklı bir tat veriyor benden söylemesi.

    Herkese iyi haftalar.

    10 Mart 2009 Salı

    BANYOLU BÖREK



    Bu böreği sevgili anneciğim yapar bizde her gittiğimizde zevkle yerdik.Sonra baktım ki olacak gibi değil bende deneyeyim dedim.Yapabiliyormuşum evet başardım oldu işte bu:)
    Hepinize tavsiye ederim ,yapınca memmun kalacağınızı düşünüyorum.
    Yapılışı kolay yemesi hhhhhhııııııııımmmm harika..Çıtır çıtır....
    malzemeler:
    - 3 tane yufka
    -1 kase peynir
    - 2-3 yemek kaşığı lor yada çökelek
    - 1demet maydanoz
    -125gr tereyağ veya margarin
    -1 taneYumurta
    -susam,çörek otu
    -soğuk su
    Yapılışı: Yağımızı eritiyoruz  çok ısıtmadan ılık olacak .Yufkanın yarısını yağlıyoruz ve yağlamadığımız kısmı üzerine katlıyoruz.Sonrada siğara böreği sarmak için hazırladığımız şekilde üçgen olarak kesiyoruz.Yani lafın kısası saracağımız yufkalar 2 katlı üçgen olacak köşesine peynirli karışımı koyarak çok sıkı olmayacak şekilde sarıyoruz.Sarma işlemi bittikten sonra böreklerimizi soğuk su dolu kapta 1-2 dakika bekletiyoruz Suyunu alması için bir gazeteye yada kağıt havlunun üzerine bırakıyoruz.daha sonra tepsiye dizip üzerine yumurta sarısını sürüp susam yada çörek otu ekliyoruz. 200 derecelik fırında üstü kızarana kadar pişiriyoruz.Afiyet olsun.
    Benim böreğin içinden maydanozlar firar etti. A unutmadan börekleri çok büyük yapmamanızda fayda var.Küçük olunca daha güzel oluyor.Çünkü pişerken bayağı bir şişiyorlar. Sonra sulak arazi de yetişmiş gibi olurlar benden söylemesi..

    Not:Ben böreklerimizi genelde köy peyniri ile yaparım köy peyniri daha yağlı ve lezzetlidir.Ama böreğin içinde köy peyniri yağlı olduğu için kaşar peynir gibi eriyor soğuyunca sertleşiyor.Bunu önlemek için yaptığım böreklere genellikle bir avuç kadra çökelek yada lor ekleriç iç harcına:))
     -Köy peyniri tuzludur. Köy peynirinin tuzunu almak için böreğimizi yapmadan önce peyniri 2-3 saat  suda bekletin

    8 Mart 2009 Pazar

    DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MÜ?


    Dünyada milyonlarca kadın acı çekerken ve haksızlıklara uğrarken DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MÜ ?o da ne diyesim geliyor.
    Okula gitmek onlar için lüks,
    İstediği insanla evlenmeye hakları yok,
    Kadınız ya eksik eteğiz zaten,
    EEE saçımızda uzun oldu mu aklımız kısa,
    Şimdi gel geldi kadınlar günü hopppp herşey unutuldu.laylay lom..
    Erkek egemen toplumda inşallah kadınlar hakettiği değeri bulurlar.

    MEVLİT KANDİLİ VE KUTLU DOĞUM HAFTASI

    Rebiul-evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gece, Mevlüd Kandili‘dir.
    2009 yılı için bu tarih 8 Mart‘ı 9 Mart‘a bağlayan gece, yani Pazar gecesi‘ni Pazartesi gesesi‘ne bağlayan gecedir.
    Hepimizin Kandili Mübarek Olsun, ALLAH (C.C) bu gece yapacağımız ibadet ve dualarımızı kabul eylesin. Bizleri bu gecenin feyzinden ve sevaplarından yararlanan kullarından eylesin.
    ALLAH (C.C) hepimizi Peygamber Efendimiz‘in yolundan gidenlerden ve Peygamber Efendimiz‘in şefaatine nail olanlardan eylesin.

    O’nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti.Sevgili Peygamberimizin tebliğ ettiği İslâm dini ile dünya aydınlandı, tek Allah inancı ile kalpler nurlandı. Eşitlik, adalet ve kardeşlik geldi. O’na inanan toplumlar gerçek huzura kavuştu. O’nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır.Mevlid Kandili HakkındaBu gece, müslümanlar arasında yüzyılllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır. Büyük Türk Alimi Süleyman Çelebi tarafından yazılan ve asıl adı “Vesiletün’necat” olan mevlid kitabı O’nun doğumunu, üstünlüğünü ve mucizelerini en güzel bir şekilde dile getiren değerli bir eserdir.
    Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri saygı ile dinlemek, O’nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir.
    Bununla beraber, O’nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O’nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.
    Mevlid Gecesi Yapılabilecek ibadetler, okunabilecak dualar:
    Bu güzel günde ve haftada Peygamber Efendimiz Hz. MUHAMMED (S.A.V.)’e bol bol salavat-ı şerif okuyabiliriz.
    Salavat-ı Şerif : Allahümme Salli Ala Seyyidine Muhammedin ve Ala Ali Seyyidina Muhammed.
    Bu gece yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim‘i her zamankinden daha fazla okumalıyız.
    Bu gece mümkünse vakit namazlarımızı camilerde kılmaya özen göstermeliyiz. Hem cami ve cemaat sevabından yararlanmalı hemde diğer müslüman kardeşlerimizle bütünleşmeli, kandilini tebrik etmeliyiz.
    Bu gece Tesbih Namazı kılabiliriz, eğer ki yatsı namazı için camiye gidersek ve gittiğimiz camide tesbih namazı kılınacaksa tesbih namazını da cemaatle beraber idrak etmiş oluruz.
    (alıntıdır)

    1 Mart 2009 Pazar

    BİR SÜRELİĞİNE YOKUM


    Blog dünyasına katılalı çok olmadı ama çok samimi bir ortamla karşılaştım.Bilmem farkında mısınız ama bir süreliğine elimde olmayan nedenlerden dolayı blogumla ilgilenemiyordum .o güzel yorumlarınızada cevap yazıp sizleride ziyaret edemiyordum.

    Maalesef bu durum bir süreliğine böyle devam edecek.Ne kadar sürer emin olun bende bilmiyorum.Şimdilik hoşçakalın en kısa zamanda görüşmek üzere.

    sevgilerimle